• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

Yeniden Babalar ve Oğulları

24 Aralık 2012
Salı 


YENİDEN BABALAR VE OĞULLARI

Oğul, babasının yoldaşı, yol arkadaşıdır. Umududur. Gelecek planları hep oğullar üzerinden yapılır.

Ve hayat ırmağının denizidir.

Baba akacaktır ama deniz, oğulun ulaşacağı yerdir.

Baba, denize ulaşmak için çırpınmaktadır.

Uykusuz geceler, her türlü kapris, kompleks ve kibire karşı sabır göstermeler, oğul içindir.

Hayatın yarısı kendisiyle, yarısı oğulla tamamlanacaktır.

Zoru gidecek, kolayı oğula kalacaktır hayatın.

Pembe yanı, geride durmaktadır ve oğula sunulacaktır.

İşte babanın dünyası.

Ve aslında oğul, babanın rüyasıdır.



Oğulsa, babanın dünyasından ve rüyasından uzakta, kendi sınırları içinde ve kendi halindedir.

Akşamları aynı evde buluşulur.

Kucaklaşır, sarılırlar; odalarına sessizce çekilirler.

Bazıları dışarıda, bazıları mutfakta, bazıları da ayaküstü bir şeyler atıştırmışlar ve aynı sofraya oturma fırsatı bir türlü doğmamaktadır.

“Öteki Oda”, oğulun evin içindeki dış dünyasıdır.

İstekleri, ayaküstü, çoğu kez evin holünde dile getirilmiş ve karşılanmıştır.

Oğul, her defasında istekleri karşılanmış ve ruhundaki açlığı derinleşmiş olarak öteki odaya çekilmektedir.

İnternetin derinliklerinde ve bazen de arkadaşların sanal söyleşilerinde, boş verilmiş bir dünyanın labirentlerinde kaybolan oğulun, babayla mesafesi artmaktadır.

Babaysa, televizyon karşısında hayatta hiçbir karşılığı olmayan bir dizinin aktörleriyle, hayatta hiçbir zaman yaşayamayacağı maceraların peşinde sürüklenmektedir.

Babalar, oğullarının istediği gibi olmadığına; oğulları da babalarının kendisini anlamadığına hayıflanmakta ve gitgide yabancılaşmaktadırlar.

Baba, ruhundan bir parça olan oğlunun uzaklaşan siluetiyle hasret gidermeye, ruhunu sevmeye, ruhunu özlemeye çalışmaktadır.

Oğulsa sürekli uzaklarda, dışarılardadır.

Oğul, babanın nedensiz bir isyan figürüdür.

Boşluk sürekli artmaktadır. Boşluk, anafora dönüşmektedir.

Aslında boşluk, internetin ve televizyon dizilerinin kanatları altında çoğalmaktadır.

Yoldaş, arkadaş, ruh ikizi ve gelecek tasarımı olarak dünyaya gelen oğul, kendi girdabına, babasını da alarak ortadan kaybolmaktadır.

Bu dünyanın en yakın yoldaşıyla yollar ayrılmaktadır.

Yol arkadaşlığı, aynı evde yaşayan tanıdıklığa dönüşmektedir.

Babalar ve oğullar sosyal dönüşüm ve teknolojinin labirentlerinde kaybolmaktadırlar.

Ve babalar, oğullarının gidişini, trajik bir filmin sonu gibi, arkalarından gözleri yaşlı izlemektedirler.

Yine de oğul, babası kadardır.